Öğrencilerin bilgi hırsızlığı
Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde son zamanlarda öğretim üyeleri arasında tartışılan ilginç bir konu var: Öğrenciler arası bilgi hırsızlığı ve intihal. Birçok üniversitede olduğu gibi o gözde üniversitemizde de lisans ve lisansüstü/doktora düzeyindeki öğrencilerin ödevlerinde ciddi intihal sorunları yaşanıyor. Yani, bazı öğrenciler ödevlerini para karşılığı yine üniversite öğrencisi olan arkadaşlarına yaptırıyor.
Bu işin önemli bir piyasası var. BA’lık, CC’lik kağıtlar ısmarlanıyor. Piyasa üniversiteler arasında işliyor. Özel üniversitelerdeki öğrenciler iyi devlet üniversitelerindeki öğrencilere bu yazıları ısmarlıyor.
Hocalar ne yapıyor? Kimi intihalin ne olduğu yönünde öğrencilerin kulağını açıyor. Kimi daha da ileriye gidiyor. Bir dönemde en az 3-4 kez öğrencilerine intihalin sakıncalarını, bu yönteme başvurduklarında yani kopya çektiklerinde karşılaşacağı cezaları anlatan mektup yazıyor.
Ama, bütün bunlara rağmen kopya önlenebiliyor mu? Kesinlikle hayır. O zaman da iş başa düşüyor. Öğrencilerin verdiği dönem ödevlerini, mezuniyet tezlerini tek tek, Google başta olmak üzere birçok siteye girerek hangi bölümlerin intihal olduğunu tespit etmeye çalışıyorlar. Tabii bütün bunlar insanüstü bir çaba olduğundan büyük zaman alıyor, bazen de kopyalar gözden kaçıyor.
Öğretim üyeleri intihali tespit ettiklerinde ise birçok yöntem izleniyor. Ya öğrenciye en düşük not veriyor. Ya referans mektubu vermeyeceği açıklanıyor. Ama, bütün bu önlemler bile sorunu çözmeye yetmiyor. Çünkü, bazen bütün üniversitedeki hocalar aynı çabayı göstermiyor. O zaman da azınlıkta kalan hocalar daha zor durumda kalıyor.
Bazı özel üniversiteler bu sorunla başa çıkmak için yazılım programı almış. Bunun için bazı sitelerle anlaşan üniversite yönetimi öğrenci ödevlerini belirli bir web sitesine yolluyor, bu site makalaleri tek tek gözden geçirerek intihale giren kısımları buluyor. Ama, burada da üniversite yönetiminin bu işe ciddi bütçe ayırması gerekiyor. Çünkü, bu siteler öğrenci başına bir hayli yüksek miktarda paralar alıyor. Devlet üniversitelerinin bu konuya para ayırması tabii ki zor.
Özellikle devlet üniversitelerinde öğrencilerin bu hırsızlığına çare bulmak için bir hayli kafa yoran hocaların en çok istediği şey öğrencilere bu konudaki eğitimin erken verilmesi.
Onlara göre, ilköğretim ve ortaöğretimde düşünmeye, araştırmaya itmeyen eğitim sistemi yükseköğretimde de devam ediyor. Hazırcılığa alışan öğrenci “araştır, düşün, kendi özgün fikrini kat, organize et” dendiğinde şaşırıyor. Biraz da parası varsa parayı bastırıyor, tezini, ödevini hazırlatıyor.
Şimdi, üniversite hocaları kara kara düşünüyor. Kolay yoldan köşeyi dönen öğrencilere etik davranış eğitimi vermek için yönetimle konuşuyorlar, kendi aralarında tartışıyorlar. Çünkü, ne düşük not, ne disiplin cezası sorunu çözmeye yetmiyor. Durum bu yönden pek parlak değil, iç karartıcı.
Kaynak: Nuran ÇAKMAKÇI, Hürriyet İK 1 Şubat 2009,